Site icon Aydın Haberleri Son Dakika

Aman n’olursunuz telefonuma çıkın!..

Kendini bir şey sanan marka siyasetçiler için yazıyorum bu satırları.

Çünkü biliyorum, telefon çaldığında kalbiniz bir anlığına hızlanıyor.

Ama sonra o kibirli parmaklarınız telefonu elinize almıyor.

Çünkü her biriniz, kendi kendinize hesap kitap yapıyorsunuz.

“Acaba bana ne faydası olur?” diye içinizden geçiriyorsunuz.

Oysa bilmezsiniz ki, o çalan telefon bazen bir köprü olur.

Bazen bir can simidi olur.

Bazen de sizi tarihe geçirecek tek satırın ilk adımı olur.

TELEFONA ÇIKMAK, MANŞETİN İLK TUĞLASIDIR

Bir telefona çıkıp sadece beş dakika konuşmak…

Sanıyor musunuz ki boşa gider?

Hayır!

O beş dakika, beş ayrı manşet olur.

O beş dakika, halkın gözüne başka bir pencereden bakma fırsatıdır.

Siz “aman bana ne” diye kapıyı kapatırsınız.

Ama biz o beş dakikayı milletin önüne koyarız.

ON DAKİKA DEMEK, SEKİZ KOLON DEMEKTİR

Biraz daha sabredip on dakika konuşsanız, sekiz haber çıkar.

Bir kısmı kulis olur.

Bir kısmı demeç olur.

Bir kısmı analiz olur.

Siz farkında olmazsınız.

Ama biz her cümlenizi iğne oyası işler gibi işleriz…

Satır satır çoğaltırız.

Çünkü şöhretli siyasetçinin ağzından çıkan söz, sıradan kelime değildir.

O kelime, tarihe düşülen nottur.

DEDİKODU, ALTIN KADAR DEĞERLİDİR

Hele bir de dedikodu yaparsanız…

İşte o zaman haberin fabrikası kurulur.

Bir siyasetçinin ağzından çıkan küçücük bir imâ bile yeter.

Bir başkasını hedef gösteren tek kelime, on beş haberlik malzeme demektir.

Manşet olur.

Köşe yazısı olur.

Kulis haberi olur.

Sizin “arkadan hançerleme” dediğiniz şey…

Bizim için haberin can suyudur.

SOHBET, ÖMÜRLÜK HABER YAZDIRIR

Ama işin en güzeli…

Samimi bir sohbet…

İşte o, ömür boyu haber yazar.

Çünkü siyasetçinin insani yanını ortaya çıkarır.

Kahkahasını, kızgınlığını, sessizliğini, özlemini…

Bunlar haberin en sahici yüzüdür.

Bir gün olur da bana “gel bir kahve içelim” deseniz…

O sohbetten çıkacak satırlar, sizin bütün nutuklarınızdan daha çok yankı bulur.

RAKI MASASI, TELEFONUN ÇOK ÖTESİNDE

Ve asıl zirve…

Telefonu geçtik…

Meyhanede karşılıklı rakı içmek!

İşte orası siyasetle gazeteciliğin en çıplak, en kanlı canlı gerçeğidir.

Bir kadeh tokuşturmanın bile manşet değeri vardır.

Çünkü siyasetçi masada ne kadar güçlü görünse de…

Rakının buğusunda gerçek yüzünü gösterir.

Maskeler düşer.

Sözler keskinleşir.

Tetikçilik tetiklenir.

Ve o masadan çıkan her söz…

Ertesi gün bütün şehre yayılır.

KİBİR, TELEFONUN ÖTESİNDEKİ DUVAR

Ama siz…

Değerli siyasetçilerimiz…

O telefonu açmaya bile tenezzül etmiyorsunuz.

Çünkü kibir sizi ele geçiriyor.

Sanıyorsunuz ki gazetecinin telefona ihtiyacı var.

Hayır!

Asıl siz o telefona muhtaçsınız.

Çünkü gazetecinin kalemi…

Açılmayan telefonların öcünü manşetlerde alır.

TELEFONU AÇMAYAN, TARİHTE YERİNİ ALAMAZ

Unutmayın!

Telefona çıkmayan siyasetçi tarihe iz bırakmaz.

Onun adı sadece fısıltı olur.

Ama telefonu açan…

Konuşan…

Sohbet eden…

Dedikodu yapan siyasetçi…

İşte o, tarihe not düşer.

Onu hem halk hatırlar.

Hem de gazeteci yazıya döker.

Üstelik sen daha marka değilsin Sn. Siyasetçi
Çık bakalım ilçenden dışarı!..
Senin yüzüne bakan var mı?
Senin belediyen marka, siyasi partin marka!..
Yaa işte öyle!..

Haydi bir test yapalım sevgili siyasetçilerimiz.

Arayın beni.

Bakalım telefonunuza çıkacak mıyım?

Hangi partiden olursanız olun!

BU SAATTEN SONRA!..

Tek bir kişilik istisna dışında (acaba bu kim)

Yaaa merak edin bakalım, belki de sizsiniz, ama çok düşük ihtimal!..

Sizin telefonunuzu açan

ÇIKAN ONURSUZDUR, EDEPSİZDİR!

Exit mobile version