DOLAR

41,6258$% 0,43

EURO

48,8978% 0,71

STERLİN

56,1490£% 0,55

GRAM ALTIN

5.366,52%0,79

ONS

3.886,77%0,81

BİST100

10.858,52%-2,02

Sabah Vakti a 02:00
Aydın AZ BULUTLU 20°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Sivil toplum görünümlü çıkar mafyaları!..

Sivil toplum görünümlü çıkar mafyaları!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sivil toplum diyorlar ya…

Adı ne kadar masum geliyor kulağa.

Halkın sesiymiş.

Demokrasinin teminatıymış.

Toplumun vicdanıymış.

Ama gerçeğe dönüp bakınca görüyoruz ki, öyle bir tablo var ki insanın aklına şu soru geliyor:

“Acaba gerçekten sivil toplum mu, yoksa çıkar mafyalarının makyajlı hali mi?”

MASUM GÖRÜNÜMÜN ALTINDA ÇIKAR AĞI

Dernekler, vakıflar, platformlar…

Bir kısmı gerçekten topluma fayda için çalışıyor, orası ayrı.

Ama öyle bir kesim var ki, tam bir organize çıkar düzeni kurmuş.

Önlerinde “yardım”, arkalarında “ihale”…

Önlerinde “toplum yararı”, arkalarında “menfaat hesapları”…

Kamuoyunu oyalayan vitrin başka, kasaya giren bambaşka.

GAZETECİ ÖRGÜTLERİ BAŞI ÇEKİYOR

Ve işin en ironik yanı ne biliyor musunuz?

Bu sahte sivil toplum maskeli mafyaların en başında gazeteci örgütleri geliyor.

Evet, yanlış duymadınız.

Kalemiyle, mikrofonuyla, sözde toplumu aydınlatması gerekenler; çıkarın, ihanetin, rantın tam göbeğinde.

Gazetecilik mesleğini “kamu yararı için” değil, “kendi cebi için” kullananlar.

Basın özgürlüğünü “toplum adına” değil, “ihale masasındaki payı adına” savunanlar.

Birbirlerini rakip gören değil, aynı sofradan nemalananlar.

Birbirlerine omuz omuza değil, sırt sırta durmuş gibiler.

Ama halka karşı değil, kendi menfaatlerine karşı…

MAFYA HİYERARŞİSİ

İçlerinde öyle bir düzen var ki, tam mafya filmlerini andırıyor.

Üst başkan, alt başkan, kasadan sorumlu, üyeleri susturan cellatlar…

Kim karşı çıkarsa, kim farklı bir şey söylerse hemen linç, hemen dışlama.

Gazeteci örgütlerinin toplantılarına gidin;

sözde “özgür basın” nutukları atılır,

ama perde arkasında “kimden ne koparırız” pazarlıkları yapılır.

KAMUOYUNU YANILTMA SANATI

Bu grupların en büyük gücü nedir biliyor musunuz?

Topluma “masum” gözükmeleri.

Burs veriyorlar.

Gıda yardımı yapıyorlar.

Panel düzenliyorlar.

Konferans organize ediyorlar.

Ama bunların hepsi birer sahne dekoru.

Asıl oyun kuliste oynanıyor.

Ve kuliste kiminle oynuyorlar?

Siyasetçilerle, bürokratlarla, ihale peşinde koşanlarla.

GERÇEK TEHLİKE

Mafya dediğin açıktan çalışır.

Silahıyla, tehdidiyle, raconuyla bilirsin.

Ama bu sivil toplum görünümlü çıkar mafyaları…

Asıl tehlike onlar.

Çünkü kendilerini iyilik meleği gibi tanıtırlar.

Toplum onları “kurtarıcı” zanneder.

Oysa onların kurtardığı tek şey kendi kasalarıdır.

Kendi gelecekleridir.

Kendi iktidarlarıdır.

SON SÖZ

Şimdi buradan yüksek sesle söylüyorum:

Gazeteci örgütleri başta olmak üzere, sivil toplum adı altında kurulan bu çıkar ağları, bu mafyatik düzen, bu maskeli balo…

Toplumun en büyük kanseridir.

Bu düzen değişmeden, bu maskeler düşmeden, bu sahte kahramanlar teşhir edilmeden;

ne demokrasi gelişir,

ne toplum nefes alır,

ne de basın özgürlüğü denilen şey gerçekten var olur.

Sivil toplum görünümlü çıkar mafyaları…

Bunların maskesini indirmek de, teşhir etmek de boynumuzun borcu olmalı.

Devamını Oku

Chp’de olağanüstü korku! Özgür Özel’in ekibinden Kılıçdaroğlu’na karşı hamle

Chp’de olağanüstü korku! Özgür Özel’in ekibinden Kılıçdaroğlu’na karşı hamle
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SİYASİ DEPREMİN MERKEZİ İSTANBUL
Cumhuriyet Halk Partisi’nde son günlerde ardı ardına yaşanan gelişmeler parti içindeki dengeleri sarstı. İstanbul 38. İl Kongresi’nin iptaliyle İl Başkanı Özgür Çelik ve 196 delege görevden alınırken, yerine Gürsel Tekin atandı. CHP yönetimi bu kararı tanımadığını açıklasa da Tekin, ekibiyle birlikte il binasına gideceğini duyurdu.

15 EYLÜL DAVASI VE “MUTLAK BUTLAN” İHTİMALİ
Parti kulislerinde İstanbul kararının, 15 Eylül’de Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek “kurultay iptal davası”na doğrudan etki edeceği konuşuluyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da söz konusu davanın bu gelişmeden etkilenebileceğini söyledi.

YSK’DAN ÇELİŞKİLİ KARARLAR
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), İstanbul’da beş ilçede kongrelerin devam etmesine karar verirken, il yönetiminin görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili CHP’nin itirazını reddetti. Bu gelişme, “mutlak butlan” ihtimalini güçlendirdi.

KILIÇDAROĞLU GERİ DÖNER Mİ?
Sessizliğini koruyan eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise geri dönüş ihtimali kulislerde en çok konuşulan senaryo haline geldi. Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresi “şimdilik açıklama yapmayacak” mesajı verse de, “Parti yönetilmek zorunda” görüşünü paylaştığı biliniyor.

ÖZEL’DEN OLAĞANÜSTÜ HAMLE
Genel Başkan Özgür Özel, 900’den fazla delegenin imzasıyla 21 Eylül’de olağanüstü kurultay yapılacağını açıkladı. Özel, “Partinin Genel Başkanlığına bir kayyum atanırsa o kayyum sadece 6 gün durur. Çünkü 6 gün sonra parti yeniden kendi Genel Başkanını seçer” dedi.

KRİTİK 6 GÜN
Bütün gözler 15 Eylül’de görülecek davaya çevrilmiş durumda. Eğer iptal kararı çıkarsa Kılıçdaroğlu’nun göreve dönmesi ve 15–21 Eylül arasındaki altı gün içinde kurultayı erteleme veya iptal etme girişiminde bulunabileceği öne sürülüyor.

Bu nedenle CHP, hem hukuki hem siyasi anlamda tarihi bir hesaplaşmaya hazırlanıyor. Parti içinde “olağanüstü korku” hâkim.

Devamını Oku

Aydın’da gazetecilerin gizemli ölümleri: Birşeyler oluyor ama ne?

Aydın’da gazetecilerin gizemli ölümleri: Birşeyler oluyor ama ne?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Aydın’da tuhaf şeyler oluyor.

Hatta o kadar tuhaf ki, artık “tesadüf” kelimesi bile kifayetsiz kalıyor.

Birkaç ay önce, Aydın Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erman Çetin ansızın hayatını kaybetti.

Ne bir otopsi…

Ne detaylı bir açıklama…

Ne de kamuoyuna şeffaf bir bilgi.

Sadece apar-topar defin işlemi, ardından bolca fotoğraf çektiren cemiyet üyeleri.

Sanki bir ritüel gibi…

Şimdi ise sıra Fatma Yazıcı’da.

“Olay Aydın” internet sitesinin sahibi, aynı zamanda Aydın Kültür ve Dayanışma Derneği’nin başkanı olan Yazıcı da “ani” bir şekilde aramızdan ayrıldı.

Hastaneye grip ve halsizlik şikâyetiyle gitmiş, kan verilmiş, yatışı yapılmış, derken gece vakti “öldü” denmiş.

Ama nasıl?

Ama neden?

Otopsi var mı, yok mu?

Hastane raporları, tedavi süreçleri, gözlem altındaki gelişmeler?

Yok…

Yine yok!

Aydın halkına verilen bilgi sadece şu: “Grip olmuştu, halsizdi, öldü.”

Bu kadar!

SİYAH GÖZLÜKLER, YALANCI MATEM VE POZ YARIŞI

Cenazeye gelince…

O çok “duyarlı” Gazeteciler Cemiyeti üyeleri tabutun başında dizildi.

Siyah gözlükler takıldı.

Matem havası yaratıldı.

Fotoğraf makinelerinin deglanjörleri çalıştı.

Ve işte “göya” Fatma ablalarına sahip çıkıldı.

Sahip çıkmak bu mu?

Sahip çıkmak, tabutun önünde timsah gözyaşlarıyla poz vermek mi?

Sahip çıkmak, cenazede siyah takım elbiselerle “biz de buradaydık” şovu yapmak mı?

Hadi canım siz de!

Sahip çıkmak, ölen meslektaşınızın ardında ne olduğunu araştırmaktır.

Sahip çıkmak, halkı bilgilendirmektir.

Sahip çıkmak, soruları sormaktır.

Ama belli ki siz “o soruları” sormaktan korkuyorsunuz.

Ya da sormak işinize gelmiyor.

AYDIN HALKI APTAL DEĞİL

Bakın sevgili cemiyetçiler…

İnsanları aptal yerine koymayı bırakın.

Halk bunları görür.

Halk bunları izler.

Ve halk, kimin gerçekten gazetecilik yaptığını, kimin koltuk ve makam için gözlüklerin ardına saklandığını çok iyi bilir.

Bugün belki susuyor gibi görünebilir ama yarın o sessiz halk o cemiyetleri öyle bir halleder ki, siz gözlüklerinizi çıkarmaya bile vakit bulamazsınız.

AYDIN’DA BİR “GAZETECİLER SENDROMU” MU VAR?

Bir gazeteci cemiyet başkanı ölür.

Üzerine bir kadın gazeteci aniden hayatını kaybeder.

Ve biz hâlâ “normal” diyebiliyor muyuz?

Bütün bunlar sadece tesadüf mü?

Yoksa Aydın’da bir “gazeteciler sendromu” mu yaşanıyor?

Kamuoyunun bilme hakkı var.

Sorular cevap bekliyor.

Ama nedense cevap yok.

Nedense araştırma yok.

Nedense “gizem” hep baki kalıyor.

Aydın’da gazeteci ölümü artık sıradanlaştı.

Ve işin acısı, buna en çok susan da gazetecilerin kendisi.

Sahi, soralım:

Fatma Yazıcı gerçekten gripten mi öldü?

Erman Çetin’in ölümünde neden apar-topar defin oldu?

Ve daha önemlisi, Aydın’da hangi güçler, hangi eller gazetecilerin ardındaki gerçekleri karartıyor?

Benim bildiğim ve kulağıma gelen tek şey ise: Bir salgın hastalık olduğu va halktan saklandığı şeklinde!..

Doğrusu nedir bilen yok!

Hadi çıkın, açıklayın…

Yoksa halk bu hesabı sizden çok ağır sorar.

Devamını Oku

Alnı Ak, Başı Dik, Rozeti Yok(!)

Alnı Ak, Başı Dik, Rozeti Yok(!)
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Aydın siyaseti öyle bir noktaya geldi ki, insan roman mı yazıyoruz, tiyatro mu izliyoruz, yoksa bir meddah hikâyesi mi dinliyoruz kestiremiyor. Belediye binasının önünde kürsüye çıkan Özlem Çerçioğlu’nun sesi, mikrofondan değil, adeta tarihin derinliklerinden yankılandı:

“Benim korkum yok, alnım ak, başım dik!”

Sanki meydanda değil, bir destanın giriş sahnesinde gibiydik. Bir ara Homeros’un gölgesi aramızda dolaşacak, Çerçioğlu’nu kahramanlık dizelerine konu edecek sandım.

ROZETSİZ KAHRAMANLIK(!)

Çerçioğlu, “Benim rozetim yok” dedi. Ah be başkan! Rozet yok ama arka planda kocaman AK Parti pankartı sallanıyor. “Rozetim yok” cümlesi de siyasetimizin meşhur çelişkilerinden biri olarak tarihe not düşüldü. Tıpkı “Herkese adil davranıyorum” derken bazı ilçelerin hizmetten mahrum bırakılması gibi.

İroni şurada: Rozeti olmayan tek siyasetçi olmak için önce CHP’den istifa edip AK Parti’ye geçmek gerekiyor demek ki. Rozeti yok ama parti binası var, vekiller var, Umut Tuncer var, Mustafa Savaş var. Hani rozet yoktu?

MUSTAFA SAVAŞ’IN TÜRKİYE YÜZYILI MASALI

AK Parti Aydın Milletvekili Mustafa Savaş da elini mikrofonun üzerine koyup “Türkiye Yüzyılı vizyonunu Aydın’a taşıyacağız” dedi. Ne diyelim… Bu vizyonu yıllardır taşıyoruz, her seçimde başka bir torbaya doldurulup getiriliyor. Ama nedense bu vizyon bir türlü vatandaşın cebine uğramıyor. Belki de yanlış otobüse binmiştir!

Savaş, “Kazanan Aydın olacak” diye noktaladı. Çok güzel… Fakat Aydın kazanırken kimler kaybedecek? O kısmı kimse söylemiyor.

AYDIN’I KARIŞ KARIŞ BİLEN BAŞKAN

Çerçioğlu’nun en güçlü cümlesi şu oldu:

“Ben bu Aydın’ı karış karış bilirim.”

Evet, doğru. Nereden boru geçer, nereden hat çekilir, hangi arazi imara açılır, hangi rant alanı kimlere tahsis edilir… Karış karış bilmek, işte tam da bu. Belki de Aydın’ı bu kadar iyi bilmek, siyasette 15 yıl ayakta kalabilmenin sırrıdır.

Ama soralım: Vatandaş da aynı Aydın’ı karış karış biliyor. Pazardaki fiyatları, kira bedellerini, işsizliği, köydeki çiftçinin çaresizliğini… O Aydın’ı karış karış bilenlerin sesi neden kürsüye çıkamıyor?

HİÇBİR ŞEYDEN KORKUSU YOK(!)

Ve final:

“Hiçbir şeyden korkum yok.”

Siyasetçiler için bu cümle genelde tam tersi anlam taşır. “Korkum yok” diyorsa bilin ki vardır. Yoksa neden özellikle altını çizsin?

Ama kabul edelim, bu sözün meydandaki etkisi büyük oldu. Partililer alkışladı, sloganlar atıldı. Adeta Aydın’da bir kahramanlık filmi setindeydik. Senaryo şöyleydi:

Korkusuz Başkan

Rozetsiz Hizmet

Türkiye Yüzyılı Vizyonu

Ve bolca alkış efekti…

SONUÇ

Bu ziyaret bir “hayırlı olsun” merasiminden öte, Aydın siyasetinde yeni bir dönemin ilanıydı. Ancak unutmayalım: Her kahramanlık nutku, her “alnım ak, başım dik” sözü, aslında tarihe düşülen bir savunma notudur.

Çerçioğlu gerçekten korkusuz mu, yoksa siyasetin yıpratıcı fırtınasında sadece öyle görünmek zorunda mı?

Mustafa Savaş’ın “Türkiye Yüzyılı” vaatleri Aydın’ın sokaklarına mı inecek, yoksa sadece kürsüde yankılanan süslü sözler olarak mı kalacak?

Cevapları zaman gösterecek. Ama bir gerçek var:

Aydın siyaseti artık roman gibi, her gün yeni bir bölüm yazılıyor.

ÜMİT YEŞİLDAĞ

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz. SubmitExpress.com